Ana içeriğe atla

Bir Alerji Meselesi,Hamilelik ve Doğum Serüveni ve Her şeyden biraz...

 

Uzun zamandır eskisi gibi gönlümce yazıp çizebileceğim bir alanım olsun istiyordum ama bir türlü vakit ve enerji bulamıyordum bunun için. Gezegenlerin göksel kombinasyonları mı yaradı bana nedir bilinmez😅Yeni başlangıçlar için gereken tüm motivasyonu her bir hücremde fazlasıyla hissedince güzel bir başlangıç olsun istedim. Hoşgeldim ve hoşgeldin öyleyse:) Lafı uzatmadan hayatımın son 24 ayını fazlasıyla meşgul eden en önemli meseleye geçebiliriz... Besin alerjisi...

İtiraf etmeliyim ki bebeğim doğup 10 günlük olana kadar ciddiyetinin farkında olmadığım,bununla sınanacağımı düşünmediğim bir meseleydi alerji. Ben daha çok erken yaşlarımda sağlıklı yaşama merakı olan,sağlıklı beslenmeyi önemseyen ve bununla fazlasıyla ilgilenen biriydim. Bu sanırım genetik bir yatkınlık,benim babaannem de böyleydi:) Ama tabiki paketli gıdalara,sağlıksız,gdolu besinlere bu zamanda yaşayan her genç kadar maruz kalmış durumdaydım. Çocukluk çağımda çok fazla üst solunum yolu enfeksiyonu geçirmemin,romatizmal hastalıklarla uğraşmamın sebebini ancak 25 yaşımda anne olduğumda anlayacaktım... Bu benim için resmen bir aydınlanma döneminin başlangıcıydı. İşte bu nedenle aslında bugün bu blogu açıp tek bir kişiye bile ulaşabilmeyi önemsiyorum. Bizler hasta edilip potansiyel müşterilere çevrilmiş bir jenerasyonuz... Ne istedilerse onu empoze edip,ona inandırıp dilediklerini satıp rantlarına alet ettikleri insanlarız. (Bu gerçekten çok uzun mesele eminim ilerleyen dönemlerde uzun uzun konuşuruz.)

Gelelim bebeğimin çoklu besin alerjisi öyküsüne... Bu hayatımın en büyük imtihanı,en büyük eğitimi ve bence en başarılı olduğum yolculuklarından biri... Ki hala bu yolculuğum devam ediyor,edecek gibi de gözüküyor... Hamileliğim süresince yediğim,içtiğim hatta inanır mısınız izlediğim,kokladığım her şeye çok dikkat ettim. Benim sağlıklı yaşam yolculuğumun temel taşları bu dönemde atıldı diyebilirim. Böyle söyleyince hastalık derecesinde gibi algılamayın. Yeri geldi tatlılar,kekler,pastalar elbette yedim. Ama tadımlık,abartmadan,içimde saygı duymam gerektiğini bildiğim bir canlı taşıdığımı hiç unutmadan. Normal doğum planı ile şeker yüklemesi vs hiçbir dış müdahalede bulunmadan sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirdim. Bebeğimi normal doğumla kucakladım ve tüm süreç doğum itibariyle başlamış oldu. Doğumdan birkaç gün sonra bebeğimin cildinde isilik gibi inanılmaz döküntüler oldu. Özellikle yüzünde kollarında her yeri kırmızı kırmızı kabarcıklar. 1 hafta sonra da yeşil ve gazlı sonu gelmeyen kakalar... Bir gariplik olduğunu hissediyordum ama herkes gazın normal olduğunu,isiliklerin sıcaktan olduğunu vs söylüyordu. Akla yatkındı bu sebepler ama annelik içgüdüsü meselenin bu olmadığını aslında hissediyorsun:) Hala doktorumuz olan ve en büyük iyikilerimden olan Hafize hocamla da işte tam zamanında bu vesileyle yolumuz kesişti. Daha kucağımda bebeğimi görür görmez süt ürünü ve gluteni hayatından çıkarıyorsun ve sonra seninle yeniden görüşüyoruz dedi. Kısa bir diyetin ardından gerçekten neredeyse her şey düzelmişti. Böylelikle alerjik bir bebek annesi olduğumu ve zorlu bir yolculuğun başında olduğumu anlamıştım. Birkaç ay sonraki diyet açma girişimimiz esnasında hayatımın en zorlu günlerini yaşamıştım. Süt ürünü ve gluten bebeğimin alerjik reflüsünü tetiklemiş ve tam 3 ay boyunca öksürük nöbetleriyle geçmişti... gerçekten inanılmaz zorlu bir dönemdi bizim için... Diyeti 1 yaşına kadar katı şekilde sürdürdüm. Ekgıdaya geçtiğimizde bebeğim de aynı şekilde alerji diyetine uygun olarak beslendi ve anne sütü almaya devam etti. Belki başka bir doktorun bize önereceği ilk şey emzirmeyi bıraktırmak ve alerji mamasına başlamak olacaktı. İlk 5 ay hep normalin üzerinde kilo alan bebeğim sonrasında hep sınırda kilo almaya devam etse de anne sütünün bağışıklığımız için özellikle de alerji gibi bir durumda en önemli ilacımız olduğunu bildiğim için asla pes etmedim. Bugün hala emzirme serüvenimizi devam ettirmemin en önemli sebebi içinde bulunduğumuz pandemi ortamı ve de alerji öykümüzdür:) Bebeğim hem cilt hem bağırsak tepkili olduğu için bağırsak florasının sağlıklı olabilmesindeki en büyük etkenlerden biri olan anne sütü mucizesini sonuna kadar kullanmalıydım. Bu yolculukta süt ürünlerinin asla masum olmadığını,glutenin tüm yaşamımızı nasıl tehdit ettiğini,bebek beslenmesinde doğru bilinen onlarca yanlışın doğrusunu öğrenmem gerektiğini biraz zor bir tecrübe ile öğrenmiş oldum. İlerleyen paylaşımlarımda sık sık bununla ilgili deneyim ve öğrenimlerimi sizlere de aktarmak niyetindeyim. Son durumu aktarmam gerekirse de yakında 2 yaşında olacak ve her şeyi ama her şeyi tatmak isteyen bir bebekle başbaşa kalmış durumdayım:) Merak duygusu tavan ve bir de boğa burcu bebeği olunca yiyeceklere olan ilgi hat safhada. Artık yoğurdun tadını biliyor,ara sıra çorba olarak içiyor (ve bu malesef hala dokunuyor) acele etmiyorum. Normalde ben ve babası ekmekçi insanlar değiliz sadece kahvaltıda tüketiyoruz desem yeridir. Ama kalabalık aile sofralarında görünce illa ki yemek istiyor,artık az az tadımlık yemesine müsade ettiğim vakitler oluyor. Artık asıl ulaşmak istediğim nokta evimize gdo’lu süt ürünlerinin hiçbirini sokmamak ve soframızı glutenden uzak tutmak. Ancak böyle bir yaşam şekliyle hem bedenen hem ruhen sağlıklı bireyler olabileceğimizin farkındayım. Daha sonra sizlerle uzun uzun süt meselesini de hiçbiri doğal olmayan ve sağlığımızı fazlasıyla tehdit eden genetiğiyle oynanmış gıdalar meselelerini de uzun uzun konuşuruz. Ama en önemlisi bunlardan önce bağırsak sağlığının insan yaşamı için olan önemini bir sonraki sefer sizlerle paylaşıyor olacağım. Bir sonraki görüşmemize kadar Sevgiyle Ve sağlıkla kalın...:)

Yorumlar